Yenilikçi-İnovatif Düşünce, mevcut şablonları ve dogmaları kabul etmeyen, saçmalama özgürlüğünden beslenen, gözlem yapmayı, tersinden bakmayı, pozitif olmayı, daha farklı yaparak daha iyiye ulaşmayı esas alan, buna yönelik teknikler içeren, en çok da birbiri ile ilgisi olmayan konu kavram ve objeler arasında bağlantı kurma yöntemi ile büyük fikirlere ve önemli icatlara sebep olmuş bir düşünce sistemidir.
Bu aynı zamanda dâhilerin yaptığından farklı bir şey değil. Onlar da önce bir yeniliğin hayalini kurarlar; sonra bu hayalin peşine düşüp, gerçekleşmesi için gereken adımları atarlar. Farklı bakar, farklı görür ve sıra dışı başarılara ulaşırlar. Kimsenin düşünmediği yollar ve çözümler bulurlar.
Bu bakış açısına; sadece dâhilerin değil, girişimcilerin, işletmecilerin, yöneticilerin, eğitimcilerin, öğrencilerin, ailelerin, kısaca hepimizin ihtiyacı var. Herkes yenilikçi düşünebilir. Fakat bu konuda çocuklar ve çocuk kalabilenler daha başarılı. Çünkü çoğu yetişkinin düşünme alanı, kendi kendisinin ve çevresinin koyduğu sınırlar ile kısıtlanmış durumda.
Araştırmalar ortaya koymuştur ki, algılama ve karar vermeyi sağlayan beyinlerdeki nöral yapılar yetişkinlerde tamamlandığı için sınırlar çizilmiş ve standart hale gelmiştir. Oysa çocuklarda bu nöral yapılar henüz tamamlanmamış, sınırlar konmamıştır.
Bu yönleri ile çocuklar, yenilikçi düşünceye yetişkinlere göre daha yatkındırlar.
“Üçüncü bir gözünüz olsa nerede olsun isterdiniz ve neden?” sorusuna, 5 yaşındaki bir çocuk, en doğru cevabı vermiştir: “Şehadet parmağımın ucunda olsun, her yeri rahatlıkla görebileyim.”
Bu potansiyellerini kullanamamaları için gereken her şeyi yapan biz yetişkinler, çocukların farklı bakış açılarını, orijinal fikirlerini, sorgulama biçimlerini bizimle aynı düzeye indirgemek için bir servet ve büyük emek harcıyoruz.
Dolayısı ile bir yetişkinin yenilikçi düşünebilmesi için öncelikle bu zihinsel sınırları fark etmesi ve bir süreç dahilinde ortadan kaldırması gerekmektedir. Olaylara bakış açımız, negatif ya da pozitif yaklaşımlarımız, paradigmalarımız ya da ön yargılarımız çoğunlukla bir eğitim sistemi dahilinde ve ebeveynlerimizin de içinde bulunduğu çevremiz tarafından belirlenmiştir.
Çocukların sorgulama ve saçmalama özgürlüklerinin yetişkinlere ilham olduğu ve bu sayede bir çok icat ve buluş yapıldığına dair yüzlerce örnek vardır.
Bunlardan sadece biri bile yenilikçi düşüncenin işleyişini ortaya koymaya yetecektir: “Polaroid” fotoğraf makinesinin mucidi Edwin H. LAND küçük kızı Jennifer’ın birlikte çektirdikleri fotoğrafı, hemen görmekte ısrar etmesi sonucunda “fotoğrafı çeker çekmez tab eden fotoğraf makinesi” konseptini geliştirdi.
Başta çocuklar olmak üzere hepimizin, önceleri büyük bir potansiyel halinde zihinsel yapımızda var olan yenilikçi düşünme yeteneklerimizi zamanla kaybetmemize neden olan, çevremizde çok sık duyduğumuz cümleler ve tepkiler var:
“Mümkün değil… Eski köye yeni adet çıkarma!.. Uydurma!.. Başımıza icat çıkarma!.. Karıştırma!.. Kırarsın!.. Bozarsın!.. Saçmalama!.. Zamanımız yok!.. Biz büyüklerimizden böyle gördük… vb.”
Genellikle biz büyükler, farklı bakmayı, farklı görmeyi, farklı olmayı ve sıra dışı olmayı değil de, sıradan olmayı, herkes gibi olmayı sağlayan, hayal kurmaya ve düş gücüne yer vermeyen bir eğitim sistemini tercih ediyoruz.
Oysa yenilikçi düşünce ve bu düşünce ile ulaşılabilen ve ekonomik bir başarıya dönüşen bir fikir demek olan inovasyon, tarihin her döneminde bilimsel ve ekonomik gelişmelerin kaynağı olmuştur.
İçinde bulunduğumuz dönem inovatif-yenilikçi düşünmenin ve düş gücünün her zamankinden daha değerli olduğu bir dönem.
Sahip olduğumuz bilgi ve imkanlarla, internet ve sosyal ağlarla, hepimizin çok başarılı olma potansiyeli taşıdığını kimse inkar edemez. Fakat bu imkanlara herkesin sahip olması yetmiyor, düş gücü ile farkını ortaya koyabilen yenilikçi düşünen kişiler bir adım öne çıkıyor ve bu onları sıra dışı yapıyor.
Günümüzün olmazsa olmazı inovasyon, inovasyonun olmazsa olmazı yenilikçi düşüncedir. Diğer bir ifade ile “ para kazandıran yenilikçilik” şeklinde de tanımlayabileceğimiz inovasyon, yenilikçi düşünce ile ortaya çıkan bir fikrin ya da icadın mutlaka ticari bir başarı ile sonuçlanması demektir.
Ticari bir başarı ile sonuçlanmayan bir buluş, bir fikir, inovasyon sayılmamaktadır.
Einstein diyor ki; “Düş gücüne sahip olmak bilgi sahibi olmaktan daha önemlidir.”
Bu nedenle sırasıyla:
1-hayal kurmak, 2-yenilikçi düşünmek 3-fikir üretmek çok önemli.
Bu üçünden sonra çoğu zaman ticari bir başarıda söz konusu olacaktır. Bu sonucu İnovasyon olarak adlandırıyoruz. Hepimiz için, kurumlarımız için, ülkemiz için çok önemli bulduğum bu konuyu, gelecek yazılarımda örneklerle ve ayrıntılı bir şekilde işlemeye devam edeceğim.
Yazımı İyi Fikir Her Zaman Kazandırır mottosunu hatırlatarak ve bir öneride bulunarak bitirmek istiyorum:
Yorum yazarak Fırtına Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Fırtına Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Fırtına Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Fırtına Haber değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Fırtına Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Fırtına Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Fırtına Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Fırtına Haber değil haberi geçen ajanstır.